2 Mart 2012 Cuma

Uyusuzluk mu Mutsuzluk mu?


Gecenin diyecektim vazgeçtim, sabahın bu saatinde kafam dönen sorularla savaşırken yazmak geldi içimden. Yazayımda biraz olsun hafifleyeyim diye. İçimde tutmaktan iyidir.

Bazen insan aklına geleni yapabilmeli. Millet ne der, aman bu çok yanlış, bana hiç yakışmıyor vs vs vs. Yahu kim ne derse desin. Kendi mutluluğundan önemli değil hiçbir şey! Biri var hayatında ama mutsuzsun. Sırf o üzülmesin diye kendini üzüyorsan (benim gibi) salaksın sen arkadaş! O kadar salaksın ki bunun dibine vuruyorsun ama göremiyorsun. Bırak o üzülsün. Sen bu dünyaya bir daha mı geleceksın? Bir daha mı 20 yaşında olacaksın?

Karşndaki insanları hiç düşünme demiyorm ama kendinden fazla düşünmeyeceksin. Düşünürsen üzülürsün.

Fedakar olmak lazım elbette ama bebegine ailene eşine... Tutupta seni mutsuzluk denizinde boğmaya çalışanlara fedakarlık edersen o denizde bogulur gidersin. Onlarda hayatlarına kaldkları yerden devam ederler.

Hayatta en nefret ettiğim olaylardan biriside ; sen olmazsan yaşayamam olayı. Vicdan yahu. Kim aşk yüzünden ölmüş? Ki onu geç böyle bir saçmalık olabilr mi? İlla olmazsa olmaz dediğiniz bir aşk istiyorsanz buyrun size ilahi aşk. Hemde buram buram aşk... 18 yaşındayken "sen olmazsaann yaşayamam aaaşşggımmm" sözü bana cok cekici gelirdi. İnanırdım da. Hanı ben olmazsam yaşayamaz ya da o olmaz ben yaşayamam gibi . Elbette insan üzülüyor, aglıyor,sızlıyor ama mutlaka geçiyor. Sonuçta kimse kimse için ölmüyor.

Şimdi böle konuşuyorum ya , sanki bir zamanlar sabahlara kadar zırlayıp dövünen ben değilmişim gibi ama ; kendime şaşırıyorum. Belkide insan zamanla anlıyor. Şimdi normal gelen olaylar 5 yıl snra nasıl gelecek acaba ? Bunu da cok merak ediyorum.

Neyse!

Mutsuzlukla uykusuzlukk arasında dogacak güneşe merhaba ...

Az da olsa içim rahatladı. Teşekkürler blog. İyi ki varsın. İyi ki yazıyorum

Öpüldün.


2 Aralık 2011 Cuma

O Zaman ; Hoşça kal



7 aydır tanıdığım daha doğrusu tandığımı sandığım insan...

Arkadaş olduğumuz zamanlarda onun bir ilişkisi vardı. Evet biz arkadaştık ve gerçekten iyi anlaşıyorduk. Zamanla daha yakın olduk. Nette tanıdım onu, aynı şehirdeydik ama görüşmemiştik henüz. Bir kaç defa görüşecek olduk hatta sevgilisiyle gelecekti ama bi türlü gelemedi. Zaman geçti. Anlam veremediğim bir kıskançlık duygusu başladı bende. Kendime engel oldum. Belkide o an bile kendime söyleyemediğim, korktuğum, utandığım bir duyguydu ama her şeye rağmen içimde sakladım bunu. Her dakikamız neredeyse birlikte geçiyordu. Peki sevgilisine nasıl zaman ayırıyordu? Bunu hep düşündüm.Gece boyu telefonda görüşürdük hatta bazı geceler uyuya kaldırdık. Birgün hiç düşünmeden ona bir mesaj attım ve bu kadar yakın olmamızdan korkup korkmadığını sordum.Korktuğunu söyledi.O gece sevgilisiyle ayrıldığını anlattı bana. Belki sevinmem lazımdı ama üzüldüm. Çünkü o üzgündü. Onu öyle görmek istemedim.3 gün sonra buluştuk. İlk buluşmamızdı aynı şehirde olmamıza rağmen 3 ayın sonunda. O gün içimdeki mutluluğu anlatmam zor çünkü tarif edemiyorum. O gün bile birbirmizi kıskanmamız garipti ama sonuçta ben artık kendimden emindim. Ondan hoşlanıyordum ama bu ayıptı sanırım. O beni arkadaşı olarak görüyordu. Hem bi sevgilisi varken ondan hoşlanmıştım. Oysa o bana sevgilisini anlatırdı ;kavgasını, mutlululuğunu... Kendimden çok utanıyordum. O gece beni arayıp bir şey konuşmak istediğini söyledi. Ve ekledi "Bu konuşmadan sonra arkadaşlığımız bitebilir" İçimde kötü bir his vardı ve onu kaybetmek istemiyordum. Eğer arkadaşlığımızı bitirecek bir şeyse söylememesini istedim. Ama o her şeye rağmen söyledi.

 "Ben senden hoşlanıyorum"...

Nasıl bir tepki vereceğimi bilemedim.Karmakarışık duygular içindeydim. Ama yinede "bende" diyebildim. Ve bir hikayede böyle başladı.Hayatıma dair ne varsa hepsini anlattım. Çünkü bu defa gerçekten onunla o yolda yürümek istedim. Hep yanımda biri olması gerekiyorsa bu o olsun istedim.

Zaman geçti.Her şey çok hızlı gelişiyordu. O bir an önce ailelerin tanışmasını istiyordu. Bense biraz zaman istiyordum aileler için. Evet onunla olmayı cok istiyordum ama yinede korkuyordum. Onu annemle tanıştırdım. Annemede sürekli aynı şeyleri söylemesinden dolayı babamda öğrendi. Ve ilk kez babam bir erkek arkadaşım olduğunu biliyordu. O zaman işin ciddiyetinin farkına daha çok vardım. Bende onun ailesiyle tanışmak istedim.Bunu ona söyledim. Ama duyduklarım beni yıktı. Bana söylediği cümle "daha birbirimizi tanımıyoruz" oldu. Anlamaya çalıştım. Aileler tanışmasın daha erken demesindeki mantık neydi? Onca zaman benı sıkıştırmıştı. Daha 3 gün öncesinde söylemişti.Peki şimdi neydi aksini düşündüren?Neden böyle düşündüğünü sordum. "Okulum bitsin o zamana kadar bekleyelim" dedi. 

O gün bazı şeyler değişti benim içinde. Düşüncelerim... Neden soruları arasında boğuluyordum. Ama yoktu bir cevap.

Ve biz şimdi birlikte değiliz. Sebebi ise onun koca bir yalan olması. Onca zaman gözlerimin içine baka baka bana söylediği yalanlar, seviyorum deyip ağladığı insanı salak yerıne koyması...

Üzerine hayaller duyduğum, geleceği paylaşmak istediğim adam yalandı, hayatı yalandı, söyledikleri yalandı. Meğer hiç bi zaman bana anlattığı sevgilisi yokmuş. Öyle bir insan olmamış. Onunla yaşadklarını anlatmıştı , sözlendiklerini,kavgalarını her şeyini. Olmayan bir şeyi var edip üzerine oyunlar kurmuş benide buna inandırmıştı. Ve okulu o da bir yalandı. Aileme bile yalan söylemişti bu konuda. O okumuyordu. Ve bana sınavım var diyerek dersim var diyerek her gün yalan söylemişti. Şirketimiz var demişti. Bi süre sonra o konudaki yalanınıda kendi çürüttü. Meğer ailesiyle tanışmamı bu yüzden istemiyormuş. Her şeyi öğrenirim diye.

Ne değişirdi ki şu an okumuyor olsa? Bene gerçekleri anlatsaydı sankı ben onu sevmeyecek miydim? Hacettepe Üniversitesi'nde Bilgisayar Müh. okuyor diye mi sevmiştim yani ben onu? Parası olsa ne olacaktı olmasa ne? Bugüne kadar ne istemiştim ki ondan? Bana kendini farklı göstererek mi kuracaktık geleceğimizi?

Dün gece ağlayarak bitti dedim. İstemedim. Ama bir kez daha ona nasıl güvenebilrim ki? Nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranabilrim ki?

Yoruldum. 

Onca zaman her şeyin sandığım ben aslında hiçbir şeyinmişim. 

O zaman hoşça kal.